24 Temmuz 2009 Cuma

Nizamettin Mollasalihoğlu-Yazı

.
.
Tavuklar pulli pulli…
.
Kel Haydar mukallitliği ve mizahi hayat tarzıyla köyünde sevilen, sayılan kişiydi.
Yaptıkları kırıcı olsa dahi bu özelliklerinden dolayı ona kimse düşmanlık beslemezdi.
Uyguladığı senaryoları ev ve kahvelerde anlatılır, kahkahalarla gülünürdü.
Yokluğun, fakirliğin kol gezdiği 1950’li yıllardı.
Köyün neşe kaynağı olan kel Haydar, herkesin morallerinin sıfıra indiği bir kış gününde gurubunu bir araya toplar ve onlara, “uşaklar, herkes beni dikkatli dinlesin, bu akşam köylüye ziyafet çekeceğiz” der.
İşin içinde ziyafette var ya, gurup kel Haydar’ı pür dikkat dinlemeye başlar.
“Bakın uşaklar, siz üçünüz topal Ahmet’in evine, siz üçünüz krepi Mustafa’nın evine, Siz üçünüz da çolak İsmail’in evine gideceksiniz.
Uşaklar, iki kişi eve girecek ve hane sahibine ‘Haydar ağabeyimizin bu akşam evinde ziyafet var. Sizde ailecek davetlisiniz’ denirken diğer arkadaş bu durumdan istifade ederek kümese gidecek.
Kümese giden arkadaş, tavukların bağırmaması için hayvanın kafasını kanadının altına sokacak ve koltuğunun altına alarak doğruca bizim eve gelecek” der.
Kel Haydar’ın evinin önünde büyük bir ateş yakılır ve ateşin üzerine büyükçe bir kazan konur.
Davetliler tek tek gelmeye başlar.
Kel Haydar her gelen davetliye tüylerini yolması için de bir tavuk verir.
Tavuklar yolunur ve pişirilmek üzere büyük kazanın içine atılırlar.
Davetliler yerler içerler.
Dolaysıyla hepsi zevkten dört köşedirler.
Arada bir kel Haydar’a ayıp olmasın diye de “Sağ ol, teşekkür ederiz ama bu kadar zahmete ve masrafa ne gerek vardı” derler.
Kel Haydar’da onlara, “olur mu öyle şey, yiyin arkadaşlar, kendi malınız gibi yiyin, için keyfinize bakın” der.
Ziyafetten gayet memnun olan davetliler geç vakte doğru evlerinin yolunu tutarlar.
Evine varan krepi Mustafa davete iştirak etmeyen karısı Fadime’ye ziyafeti ballandıra ballandıra anlatır.
Krepi Mustafa fazla yemenin rehaveti ile hemen yatar ve sabahta erken kalkamaz.
Karısı Fadime sabah erkenden kalkar, inekleri yemlendirdikten sonra tavukları çıkartmak için kümese yönelir.
Kümeste üç tavuk yerine bir tavuk görünce doğruca uyuyan krepi Mustafa’nın yanına koşar ve “uyan, uyan kör olasıca herif, akşam bizim tavukları yediniz” der.
Uyku halindeki krepi Mustafa “ula kel Haydar, bize kendi malımızla ziyafet çektin neyse de beni bu ayının önüne atmana değer miydi? ” diyerek mırıldanır.
.
Nizamettin Mollasalihoğlu