2 Mayıs 2009 Cumartesi

Nizamettin Mollasalihoğlu-Yazı

.
.
Nalına da vur, mıhına da…
.
Sabit bir noktaya bağlanıp aynı yörüngede dolanıp duran dolap beygirinin gözleri neden bağlanır bilinmez.
Gözlerinin bağlanması yetmiyormuş gibi bide boğazına zil takarlar.
Derken aklıma Temel’in fıkrası geliyor,
Milletvekillerinden birinin yolu Temel’in evinin önüne düşer.
Evin önünde dolap beygiri dönmektedir.
Dönen dolap beygirinin boğazında ki zil vekilin dikkatini çeker.
Vekil, Temel’e selam verdikten sonra beygirin boğazında asılı duran zili sorar,
“Beygirin boğazındaki zil ne işe yarar, efendi?”
Temel,
“Hayvan hareket ettuği sürece bu zil çalar, durduği zamanda zil durur biz da oni dehleruk,beyum.”
Vekil,
“İyi ama dururda başını sağa-sola sallarsa…”
Temel,
“Ah beyim ah, sizin gibi akıllı eşek buralarda ne gezer”
Fıkradan zilin ne amaçla hayvanın boğazına asıldığını anlamaktayız ama gözlerinin bağlanma nedenini bilemiyoruz.
Her neyse, gözleri bağlı veya değil, beygir yörüngesinde kendi işini yapma yeteneği sergilemektedir.
Ne sanatsal, ne hukuksal, ne bilimsel, ne dinsel vb. sahalara müdahale etmektedir.
Beygirin iş yapma yeteneği budur ve bu kadardır.
Kıskançlıklara ve ihtiraslara kapılmadan kendisine bir yörünge çizer ve o yörünge doğrultusunda yapabildiği işi yapar.
Dolaysıyla bu beygir izlediği yörüngenin yarıçapını alıp oluşturduğu dairenin alanını matematiksel olarak hesaplaması söz konusu değildir.
Kısaca; eşeğe nal çakan nalbantlar hayvana eziyet ve acı çektirmeden sadece mıhına vurarak nalı çakarlar.
Nalbant olamayanlar ise bu işi yapmaya kalkarlarsa; nalına da vururlar, mıhına da…
***
Nalına da vur, mıhına da vur
Vur diyenin çarkına vur
Şeytana da sor, meleğe de sor
Dön bir yol da kendine sor.

Nizamettin Mollasalihoğlu